Başlangıçlar...
...Hayatın tamamıyla kötü olduğum ve bu sebeple bodoslama dalıp akışına bıraktığım elementleri. Çoğunlukla çok umudunuz olmadan açtığınız ve aslında pek de sarmayan bir filmi "dur bakalım, acaba ne olacak?" diyerek izlemeye devam etmek gibi. Ne yazık ki hayat bir başa sar tuşu ya da yeniden izleme ihtimali ile gelmiyor. Belki de filmleri bu derece sevmemin arkasında da normal akışın bize sunmadığı bu olasılıklar dizisi vardır: Başa sarmalar, tekrar gözden geçirmeler, sıkılınca kapatıp bir başkasına geçmeler ya da kalkıp bir bardak kahve hazırlamalar... Fazlasıyla mı depresif oldu? İzin verin de başa sarıp yeniden deneyeyim: Nerede kalmıştık? Evet, başlangıçlar... Biraz tekinsizler, değil mi? Biraz korkutucu, fazlasıyla belki de istenmeyecek ihtimallere gebe. Çocukken şu sürpriz yumurtalardan alıp aslında pek umursamadığın çikolatasını kırdığında o sarı plastiğin içinden aslında çok da sevmeyeceğin bir oyuncağın çıkması gibi biraz. Gene de her seferinde bir başka...